Yukarı Çık
Prof. Dr. Ferit Demirkan
Prof. Dr. Ferit Demirkan +90 530 512 02 04

Blog

BRONZLAŞMIŞ CİLTLER İÇİN SONBAHAR BAKIMI

Bundan yüz yıl önce orta ve üst sınıf bayanlar için güneşten yanmış bir ten tarladaki işçileri çağrıştıran, sosyal olarak kabul edilemez bir durumdu. Bu yüzden herkes kendini şemsiyeler, şapkalar ve örtülerle koruyordu. II. Dünya Savaşı sonrası bu durum değişti. Bronzlaşmış bir cilt sağlıklı bir görünümün işareti sayıldı. Güneşte daha çok yanmak için formüller geliştirildi, hatta kışın da bronz kalabilmek için solaryum salonları açıldı. 2000 li yıllarda ise durum bir kez daha tersine dönüyor. Solaryumlar yavaş yavaş yasaklanıyor, sadece D-Vitamini için güneşte kalmak söz konusu, hangi güneş kremi daha etkili onu konuşuyoruz. Çünkü bronzlaşmak için gereken tek şey ultraviyole ışınları ve bu ışınların yaşlanmadan cilt kanserine pek çok olumsuz etkisi olduğunu artık biliyoruz. Yine de yaz sonunun geldiği bu günlerde ister istemez cilt tonumuzda değişmeler oluyor. Yazdan kalan bronzluk aynaya baktığımızda kendimizi güzel hissettirse de aslında adeta bu yaz ne kadar yaşlandığımızın bir ölçüsü. Peki güneş nasıl yaşlandırıyor ? Ultraviyole ışınları cildin tüm tabakalarını etkiliyor, etki noktası ise hücre DNA’sı.

Güneşten ötürü ortaya çıkan cilt bozukluklarının en belirgin olanı ciltteki lekeler. İrili ufaklı, bazen kümeler halinde ortaya çıkan bu lekeler özellikle cildi daha esmer olan kişilerde daha belirgin bir sorun. Hele daha önce cilde soyucu işlemler uygulanmış ise bu lekeler yaygın ve kalıcı olabiliyor. İleri yaşlarda bu lekelere, üzeri kabuklanmış gibi duran cilt problemleri de eşlik edebiliyor (Aktinik Keratoz).

Güneşin yarattığı başka bir önemli hasar ise dermis içindeki elastik lifleri ölmesi. Elastikiyetini kaybeden cilt hem kalınlaşıyor, hem matlaşıyor, hem de üzerine ince kırışıklıklarla kaplanıyor. Bu kırışıklıklar Botoksla düzeltilen mimik kırışıklıklarından farklı. Onlar gibi ifadeye bağlı, dinamik değil, her tarafta ortaya çıkabilen ve sürekli kalan kırışıklıklar.

Özellikle porları geniş ciltlerde oluşan bir diğer problem ise solar komedonlar. Daha çok yanaklarda oluşan bu sivilcemsi lezyonlar akneyle de karıştırılabiliyor. Bazen beyaz, bazen siyah renkte olabiliyorlar.

Kılcal damarlarda artış, yanak ve boyunda kabarmış kızarıklıklar (güneş allerjisi) ise daha az rastlanan başka sorunlar.

Güneş hasarını gidermek için ne yapmak gerekiyor ? Öncelikle güneş korumasına kışın da devam etmek gerekiyor. Evde, ofiste otursak bile camlar içeri giren ultraviyole A (UVA) ışınlarına engel olmuyor. Kışın karlı ortamlarda yansıyan ışınlarla ultraviyole hasarı yaz değerlerine yaklaşabiliyor. En geçerli güneş koruma yöntemi ise iyi bir güneş kremi seçmek. Hem mekanik, hem kimyasal filtreler içeren kremler UVA ve B’ye karşı etkili (sıradan güneş kremleri sadece UVB’ye karşı etkin).

İkinci sırada DNA hasarını azaltacak yöntemler var. Hücresel tedaviler başlığı altında toplanan bu girişimler PRP, fibroblast ve kök hücre enjeksiyonları olarak sıralanabilir. PRP özellikle sonbaharda herkese uygulanabilecek bir yöntem. Damardan kan alınıyor ve trombosit denen hücreler ayrıştırılıyor. Trombositler herhangi bir yaralanma olduğunda oraya koşup giden ve iyileşmeyi başlatıp yöneten hücreler. İçlerinde 7 çeşit büyüme faktörü var. Bu faktörler güneşin kötü etkilerini düzeltebiliyorlar. Trombositler cilt altına enjekte ediliyor veya cilde uygulanan lazer, roller gibi delik açıcı işlemlerden sonra maske ile de uygulanabiliyor. Bu hücrelerin ömrü maksimum 15 gün; dolayısı ile iyi bir kür yapmak için 15 günde bir yapılan 4-6 uygulama gerekiyor.

Fibroblast enjeksiyonları 55 yaş sonrası kırışıp pelteleşen cilt bölgeleri için ideal. Kulak arkasından alınan minik bir cilt parçası labaratuvara gönderiliyor. Kollajen üreten fibroblast hücreleri ayıklanıyor ve bu hücreler kültürde çoğaltılıyor. Bir ay sonra çoğaltılan bu hücreler sorunlu cilt bölgelerine enjekte ediliyor. Bu uygulama da birer ay ara ile 1 veya 2 kez daha tekrar ediliyor. Bölgeye aktarılan fibroblastlar faaliyete geçince dolgunlaşan ve düzgünleşen bir cilt elde etmek mümkün.

Kök hücre tedavileri ise yağ dokusundan alınan kök hücrelerin ayrıştırılıp yüze enjekte edilmesi şeklinde yapılıyor. Radyoterapiden hasar gören ciltleri normale döndürebildikleri görüldükten sonra gençleştirme amaçlı da kullanılmaya başladılar. Bu hücrelerin cilt altında eksik olan hücre tipine dönmesi söz konusu. Aktive olabilmeleri için bir miktar yağ enjeksiyonu ile beraber verilmeleri gerekiyor. Bunun için ideal adaylar ise ciltte yaşlanma ile beraber yüzünde erime de olan kişiler.

Sebebe yönelik bu tedavilerden birini seçtikten sonra genel bakım amaçlı işlemler de uygulamak gerekiyor. Güneş hasarı ile oluşan ölü cilt katmanlarından kurtulmak için soyucu işlemler uygulamak lekelere de iyi gelen bir yöntem. Bu amaçla kullanılan kimyasal peeling, fraksiyonel karbondioksit lazer gibi yöntemler çok etkili ancak sonrasında ömür boyu etkin güneş koruması gerektiriyorlar. Aksi takdirde bütün lekeler artarak geri geliyorlar. Mikro peeling gibi mekanik olarak soyucu işlemler ise daha hafif etkili ama daha güvenli. Oxygeneo gibi yeni nesil cihazlarda ise hafif soyma – sıkılaştırma – cilt besleme fonksiyonlarının hepsi bir arada sunuluyor.

Tabii bu bakımlar sonrasında idame amaçlı kozmetik ürünlere de ihtiyaç var.

Teknoloji geliştikçe her şey daha karmaşık hale geliyor. Bu yüzden en iyisi uzmanına başvurup size özel bir bakım algoritması geliştirmek.

Sağlıklı güzellik, güvenli estetik sizlerle olsun.

Şalom Dergi'sindeki sayfamızı görmek için tıklayınız...